top of page

PARKKOLİKLER

Oyunumuz farklı zamanlardaki, farklı kişilerin ortak buluşma noktası olan parklarda geçmektedir. Toplumun her kesiminin mutlak suretle hayatlarında bir kez bile olsa yolunun düştüğü parklar, aslında insanın en çok anısının biriktiği alanlardır.

Farz-ı misal evsiz kalan kişiler, evlerinden atıldıklarında yatacak yer olarak en çok parkları seçerler. Sonra gözümüzün nuru, canımızın içi yaşlılarımız bir parça hava almaya parklara giderler. Her türlü atıp tutmada, çalmada çırpmada, bölmede ayrıştırmada ellerine su dökemeyeceğimiz siyasilerimiz bol, bol park açılışı yaparak, kör olmuş halkın gözlerini en çok buralarda boyarlar. Geleceklerinden her geçen gün biraz daha şüphe duyduğumuz çocuklarımız, en çok parklarda oynayıp, oralarda gülüşüp arkadaş olurlar. Toplumun ahlak kurallarına aykırı olmasından mütevellit zavallı bahtsız sevgililerimiz parasızlık ve çaresizlik yüzünden en çok parklarda buluşup, buralarda sarışıp, koklaşırlar. Toplumun en çok dışlanan ve ötekileştirilen transları, ülkenin güvenlik güçlerinin elinden kaçarken en çok parklara sığınırlar... Bazen evlenme teklifleri, bazen boşanma konuşmaları hep parklarda geçer. Parkta insanlar birbirleri ile kaynaşır. Siz, biz bir anda yok olur, senli, benli konuşmalar başlar. Sarımsağın faydasından, tuzun zararlarına, ozon tabakasının delinmesinden, Mars'a yollanan araca kadar her şey parklarda konuşulur.

Yani sonuç olarak parklar hepimizin birer uğrak alanı, hayatımızın önemli birer parçası olup çıkıverir karşımıza ve bizler aslında parkların dünyasında, kendi hayatımızın profesörü, başkalarının hayatlarının da filozofu haline geliriz.

bottom of page